Azgınlık kelimesi birçok tanımı içinde barındırmakla birlikle en kısa açıklaması aşırıya kaçmadır.
Azgınlık insan temelli tüm davranışlarda kendini göstermektir. 
Azgınlık, hırs hastalığının dışa vurumudur. Aslında çok büyük bir fitne ve imtihandır. 
Bu fitneye karşı durabilmek için en büyük düşman olan nefse karşı etkin bir mücadele içinde olmamız zaruretin ötesinde şarttır.
Maalesef, nefis ile mücadelede büyük zafiyetler içinde olduğumuzu hem ülkemiz hem de dünyada yaşananlar göstermektedir.
Tüm insanlık azgınlığın zirvesini yaşatmaktadır. Bu azgınlık kıyametin yaklaştığının en önemli göstergesidir.
Yüce Rabb’im bu kadar azgınlığa rağmen nimetlerini gani gani vermektedir. Allah(c.c.) nimetlerini kahrından değil, merhametinden versin!
İnanın, korkuyorum; çünkü, bu kadar azgınlığın sonu hiç iyi olmaz!
Cinsel sapkınlık, şiddet, sömürü, ahlaki bozukluk, uyuşturucu, adaletsizlik, makam ve para hırsı tüm insanlığı sarmalamıştır.
Ülkemizin son yirmi gününü meşgul eden Sedat Peker ifşaatları da azgınlığın boyutlarının nerelere ulaştığının göstermektedir.
Bu iddiaların azıcık bile muhatabı olanlar, ağızlarından din iman, vatan millet söylemlerini de eksik etmeyenler, Allah(c.c.) katındaki azabınızı düşünemiyorum!
Azıcık, ahirete inancınız varsa tövbe edin hem de alnınız secdeden kalkmadan tövbe edin!
Elbette ki, nefisle mücadele zordur amma nefisle mücadele etmeden ahireti kazanmak zorun ötesinde imkansızdır.
Dünya sizin olsa ne olur be kardeşim!
Dünyanın mülkünün, makamının bir kıymetin olmadığını görmek için ölmeye gerek yok; çünkü, bunlara sahip olan nice insanlar öldüler! 
Bunların büyük çoğunluğunun büyük pişmanlıklar içinde olduğuna yüzde yüz inanıyorum!
Bu hırslarınız yüzünden kendinizi felakete sürüklediğiniz gibi çocuklarınızın felaketine de sebep olduğunuzu unutmayın!
Şunu da unutmayın!
Yüce Rabb’im işlediğimiz bir çok günahın cezasını öbür dünyada verir; ancak, bazılarının cezasını ayrıca bu dünyada da verir!
İnsanın en büyük düşmanı olan nefis ve şeytanın eline bir düştün mü yakayı kurtarmak çok zordur.
Çok değer verdiğim bir hocamız bir sohbetinde “Şeytan insanın içine para, şehvet ve makamla girer” diyerek bunların tehlikelerine karşı çok dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durmuştu. 
Para, şehvet ve makam!
-Bugün her türlü pis işin temelinde bunlar yok mu?
Hele hele şu hükmetme duygusu var ya; bu nefsin en büyük tuzağıdır. Bu duygu ölünceye kadar insanı terk etmez!
Çok ibretlik bir durum ve ibretle bakarsanız daha iyi görebilirsiniz.
Sedat Peker’in feryadının altında da paradan daha fazla hükmetme duygusu yatmaktadır. Bu durumu her halinde göstermektedir.
Silerler Sedat Peker Silerler; seninle fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşan ünlüler seninle olan fotoğrafları silerler!
Ya işte hayat böyle!
Oraya buraya mavi boncuk dağıtmaya hele hele Nazım Hikmet, Yılmaz Özdil,  Emre Kongar gibileri övmeye hiç gerek yok!
-Niye kanlarıyla banyo yapacağın kişilerden özür diliyorsun?
Şu din iman, vatan millet, turan sloganlarını da bir kenara bırak; inan, hiç inandırıcı gelmiyor ve sözlerin havada kalıyor!
Bundan sonra ülken ve milletine hizmet etmek istiyorsan gerçekleri ortaya koymaya devam et ama sakın ha gerçeğin dışına çıkma!
Bütün samimiyetimle söylüyorum bu Sedat Peker olayı çok ibretlik ve ders alınması gereken bir olaydır.
Başta siyasetçiler olmak üzere toplumun her kesimi bu olaydan kendi payına düştüğü kadar ibret almalıdır.
İbret almaz unutursak daha büyük belalara duçar olacağımızı UNUTMAYALIM!