Klasik bir slogan olsa da hayatın pek çok yerinde sorunlara önerilen sağlam bir reçetedir. Eğitim nitelikli insan gücü yetiştirmekten iyi vatandaş olmaya kadar her yerde şarttır. Ama şiddetin önlenmesinin en etkili yolu eğitimden geçer.
 İnsanoğlu ailesinden başlayarak etrafını model alır. Gözlemler yapar. Notlarını alır. Hangi davranışların pekiştiğini hangisinin cezalandırıldığını görürse kendini ona göre ayarlar. Şiddet eğilimi de bu şekildedir. İnsanlar çevrelerinde şiddet eğilimli insanların teşvik edildiğini görürlerse şiddeti zamanla benimseyip davranış kalıbı haline getirebilirler. Çünkü şöyle bir savunmaları vardır. Ama ne yapayım Herkes böyle. Kaba kuvvet olmadan sonuç alamıyoruz. Adaleti ancak şiddete başvurarak sağlayabiliyoruz. Bunların tamamı hayatın içinde öğrenilen kavramlardır. Eğitim şiddeti önlemek için kullanılabileceği gibi şiddetin tek çözüm yolu olduğu fikrini de verebilir. Bunun nedeni verilen eğitimin özelliğidir. 
Örneğin kadına karşı şiddet konusunda kadının kendinden farklı bir ruh taşıdığını bilen bir erkek onun dokunulmaz olduğunu bilir. Evli çiftlerin bile birbirlerine şiddet uygulamaları yasaklanmıştır. Şiddet kapsamına yalnız fiziki değil aynı zamanda psikolojik şiddet dahil edilmelidir. Yıldırma, baskı, mobbing, sosyal leke vb. şiddetin alt kollarıdır. Hatta bunlar fiziki şiddetten daha etkilidir. Burada şiddet uygulayan bireye şunu sormak lazım aynı şeyler sana yapılsa ne derdin? Toplum içinde şiddete eğilimli olan insanların bahaneleri de vardır. Psikolojim bozuk. Hangi hastalık sana Allahın emaneti olan canlılara zarar verme yetkisi verir? Hastalık bir bahane midir? Tedavi olunmuş veya tedaviye uğraşılmış mıdır? Tüm bunları yapmadan çevrene zarar verirsen zalim ve muzur kişilik olarak yaftalanırsın.  Çözüm yine eğitimden geçer. Psikolojik rahatsızlıkların tedavisinin olduğunu ve bu şekilde hayatını sürdüremeyeceğini bilen insan tedavi çözümü arar. Bunları öğretecek olan da eğitim ve eğitimcilerdir.
 Günümüz dünyasında şiddet aynı zamanda siber zorbalık şeklinde ortaya çıkmaktadır. Sosyal medyadan rahatsız etmeler, sürekli mesajlar psikolojik anlamda şiddettir. Bu şiddet sadece kadın erkek değil, öğretmen- öğrenci, öğretmenlerin kendi aralarında da ortaya çıkmaktadır. Siber suçların kaynağının zor bulunacağının zannı insanları bu yönde şiddete teşvik etmektedir. Yani şiddet aynı kalsa da yöntem değişmektedir. Çözüm ise eğitimden geçer. Esaslı ve tek çözüm budur. Model olma ve model almayı teşvik edecek davranışlarda bulunma ebeveynler başta olmak üzere insan yetiştiren herkes için tek çözüm yoludur.  Yapma demek yetmez yapmamak ve yapmadığı kötülüğün iyiliğe döndüğünü göstermek değişmez çözümdür. 3 yaşındaki çocuğunu döven baba atasından Kızını dövmeyen dizini döve sözünü duydukça yaptığı işten cesaret alacaktır. Elbette halk nazarından bunları silmek mümkün değildir. Mesela dayak cennetten çıkmadır sözü dayağın yani şiddetin cennette yerinin olmadığını vurgulayan bir sözken toplum hayatımızda cennetin bir parçası gibi gösterilmesi maalesef şiddet eğilimimizi dine dayandırmaktan öteye geçmez. Hepimizin içinde şiddet eğilimi var. Bunu dizginlemenin farklı yöntemleri var. Spor bunlardan birisidir.  Kum torbası yumruklamak insan yumruklamaktan daha sağlıklı değil midir?
Yakın zamanda şahit olduğum bir olayı anlatarak yazımı noktalamak istiyorum. Trafikte yaşanan bir tartışma sonucu bir öğretmen arkadaşımızın parmağı kırılıyor. Kendisi ile aynı araçta bulunan bir yakını yaralanıyor. Kullandıkları aracın zarar görmesi bir tarafa bu arkadaşımız okula kendisi gidip gelemiyor. Bu şiddeti uygulayanlar bir zaman bu coğrafyayı yöneten insanların evlatları. Bu noktada mum dibine ışık vermezden tutun da bizi idare edenler bu haldeyse biz ne yapalım sorusu gayet yerinde bir soru olacaktır. Elbette kimse evladının yaptığı kötülükten doğrudan sorumlu değildir. Dolaylı sorumluluk ise tüm toplumundur. Yine de karamsar olmaya gerek yok. Eğitim tüm sorunlara çözüm olmasa da şiddeti önlemenin en etkili yolu. Son nefesimize kadar eğitim şart…