Bir gün Ebu Cehil yolda Peygamber Efendimiz (s.a.v)’i gördü ve: “Haşim oğullarından çirkin bir yüz belirdi.” dedi. 
Peygamber Efendimiz (s.a.v) de ona: “ Haddini geçtin; ama doğru söyledin.” buyurdu.
Biraz sonra Hz. Ebu Bekir (r.a) çıkageldi ve Peygamber Efendimiz (s.a.v)’i görünce: “Ey güneş, sen ne doğudansın, ne batıdan, dünyayı latif bir nurla parlattın.” diye buyurdu.
Peygamber Efendimiz ona da: “Ey şu değersiz dünyadan kurtulan aziz varlık, doğru söyledin.” diye buyurdu. 
Orada bulunanlar: “Ey insanların en şereflisi, en büyüğü, ikisi de birbirine aykırı düşen söz söyledi. İkisine de; ‘Doğru söyledin’ diye buyurdunuz; bunun sebebi nedir?” dediler. 
Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Ben, Hakk’ın kudret eli ile cilâlanmış bir aynayım, kim bana bakarsa bende kendini görür.”  buyurdular.
***
Yoğun ve tempolu bir çalışmanın ardından dönerciden aldığımız döneri bankta oturup tam ısıracağımız zaman; karşımıza birden bizden daha aç olduğunu düşündüğümüz bir çocuk çıkıyor. Elimizde ekmek, karşımızdaki çocukla göz göze geldiğimiz anda bir düşünce trafiği yaşarız.
İşte kişiliğimizi oluşturan öğelerden olan id, ego ve süperego’yu daha iyi tanımamızı sağlayacak iç konuşmalarından bazı örnekler:
İd (Altbenlik): “Sen daha açsın, elindeki sadece sana yeter. Paran olsaydı zaten lokantada kendine ziyafet çekerdin. Elindekini çocuğa verirsen sen aç kalırsın. Elindekini çocuğa verme, onu sen yemelisin; çünkü sen biraz sonra çalışacaksın. O ise hem çalışmak zorunda değil hem de başka bir yerden bulabilir.” der.
Süperego (Üstbenlik): “Sen kocaman adamsın, o ise küçük bir çocuk. Bunu ona vermen gerekir; yoksa ayıp olur. Baksana şu çocuğun haline, gariban açlıktan ölecek gibi. Hem bu çocuğun yerinde senin çocuğun da olabilirdi. Senin yapacağın ve sana yakışan en güzel hareket de bu döneri o çocuğa vermendir.” der.
Ego (Benlik): “Tamam tamam, tartışmayın.” diyerek id ve süperego arasında hakemlik yapmaya çalışır ego. Ne senin dediğin olsun ne de onun dediği olsun; en iyisi ikisinin ortasını bulalım. Dönerin yarsını sen ye, yarısını da bu çocuğa verelim. Dönerin tamamını çocuğa verirsek sen aç kalacaksın, hiç vermesen de bu çocuk aç kalacak” diyerek id’le süperego’nun baskısından kişiyi kurtarmaya çalışır.
Freud insan kişiliğini id, ego, süperego olarak üç yapıya ayırır. Bu yapılar arasında bağlantıların işlenirliği, insan kişiliği hakkında bize bilgi verir. Bu üç öğe arasında birinin aşırı baskın olması insanlarda kişilik problemi olarak karşımıza çıkar.
İd’i gelişmiş kimseler için; “Bencil, çıkarcı, cimri, kendinden başkasını düşünmeyen…” gibi cümleler kurulur.
 Egosu gelişmiş kimseler için; “Doğru, dürüst, adaletli, olması gereken şekilde davranır, haklıyı haksızı birbirinden ayırır, görev adamı…” gibi cümleler kurulur. 
Süperego’su gelişmiş kimseler için; “Baba adam, ana gibi…." cümleler  kurulur.